Derya Uysal Hakkında

5 Temmuz 1980 Bursa doğumlu. Necatibey Kız Meslek Lisesi Gıda Bölümünü, Bursa Deulcom International Halkla İlişkiler Kursunu ve BUFSAD 28.Dönem Temel Fotoğraf Eğitim Seminerini bitirdi. Anadolu Üniversitesi AÖF Halkla İlişkiler öğrencisi.
DEVAMI

Kategoriler

Son Yazılar

Röportajlar

Deklanşörün ardındaki hayat

30.09.2017

Tanışma ve çalışma şansına sahip olduğum, gurur duyduğum isimlerden biri Kadir Banabak. Bir telefon uzaklığımda olduğunu bilmek çok önemli. Hadi onu daha yakından tanıyalım. 

Öncelikle sizi yakından tanıyabilir miyiz Kadir Banabak?
1965 yılında Kocaeli’nde doğdum. İlk, orta ve lise eğitimimi İstanbul Bakırköy’de tamamladım. Lise çağlarında sinemaya olan tutkum beni ileriki dönemlerde fotoğrafa yaklaştırdı. 90’lı yıllarda KASK (Kocaeli Fotoğraf Sanatı Derneği ) çatısı altında kurslara katılarak kendimi geliştirmeye başladım, özellikle siyah beyaz fotoğraf dalında yarışmalara katılarak ödüller kazanmaya başlayınca kendimi bir anda fotoğraf dünyasının içinde buldum. 92 yılından sonra katıldığım ulusal yarışmalarda kazandığım başarılardan sonra içime düşen fotoğraf okuma isteğiyle akademi sınavlarına girerek 1996 yılında Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, Fotoğraf Bölümü’nü kazandım. Öğrencilik dönemlerinde çeşitli dergilerde, müzik dünyasında ve yaz aylarında 3 yıl Bodrum Halikarnas Disco’da konser, show ve gösteri çekimleri ile birlikte show ve görsel yönetmenliği yaptım. 2000 yılında Fotoğraf Ana Sanat Dalı’ndan mezun olduktan sonra aynı yılın Eylül ayında 2MK isimli reklam ajansımın bünyesinde Taksim’de LOOK AT ME ART PHOTOGRAPHY’i kurdum. Fotoğraf çalışmalarımda özellikle mimari ve endüstride iç ve dış mekan çekimleriyle birlikte, müzik dünyasında kapak ve klip çekimleri, tekstil dünyasında ise özellikle ev tekstili ve moda çekimleri yaptım. Ayrıca sektörel alanlarda da tanıtım filmleri çektim. Özellikle 2008 ekonomik krizinden sonra işlerimi daha butik çalışmalara çevirerek özellikle inşaat ile TV sektörüne yönelik 3D Modelleme ve Animasyon işlerinde kendimi geliştirerek bugün hala aynı sektöre öncelikli olarak hizmet vermeye devam etmekteyim. Fotoğraf Sanatçısı olarak katıldığım çeşitli yarışmalarda bugüne kadar 8 ödül kazandım, 4 kişisel sergi açtım ve 50’ye yakın ortak sergiye katıldım. www.kadirbanabak.com internet adresimde fotoğraflarımı ve çalışmalarımı görebilirsiniz.
 
Dolu dolu geçen ve bir sürü projelere imza attığınız bir hayatınız var, sizin için en kıymetli projeler hangileri?
Okuldan mezun olduktan sonraki ilk yıllar yoğun olarak moda ve müzik dünyasının içinde birçok sanatçının arka plandaki çalışmalarında yer aldım. 2000’li yılların ekonomik krizleriyle iş olanaklarımı gelişmekte olan inşaat sektöründe yeni gelişmeye açık firmalarda birçok ortak çalışmada bulundum. Özellikle Kocaeli’nin bugünlerinde en büyük inşaat firması olan Kavanlar İnşaat firmasın da yaklaşık 15 yıl içinde hem reklam danışmanlığı son 4 yılda da Kurumsal İletişim Direktörlüğü yaptım. Kocaeli bölgesindeki Armadakent projeleri, Kavanium projeleri ve ayrıca Symbol Alışveriş ve Yaşam Merkezi projelerinin hayata geçmesinde mesleğimle ilgili kısımlarda büyük emeklerimizin olduğunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim. 15 yıla yayılmış inşaat sektörü alanındaki çalışmalarımızın sonunda Symbol Yaşam Merkezi mesleki anlamda benim gözbebeğimdir diyebilirim. Bu çalışmaları başarılı bir şekilde yönetirken benim gözbebeğim olan asıl projem ise FOTOĞRAFÇI GÖZÜYLE 50 ÜLKE projesidir.  Bu proje çerçevesinde 2010 yılından sonra ise 50 ülkeyi fotoğraflamak isteğiyle dünya şehirlerini gezmeye başladım, şu ana kadar Ortadoğu’dan başlayarak Asya, Avrupa ve Britanya kıtasını kapsayan yaklaşık 20 ülkeyi gezmeyi tamamlamış bulunmaktayım. Bu çerçevede kısmet olursa 2020 yılına kadar dönem dönem seyahatlerle 50 ülkeyi fotoğrafçı gözüyle gezerek bitirmek istiyorum ve bu süreçlerin sonunda kısmet olursa hem sergiler hem de birkaç tane farklı konularda fotoğraf albümleri yapmayı planlıyorum. Bu arada sağlıkla ilgili yaklaşık 2 yıl süren sorunlardan dolayı bu projeyi biraz yavaşlatmıştım fakat şükürler olsun şu an sağlık açısından kendimi iyi hissettiğim için en kısa zamanda bir seyahat planı oluşturmaya çalışmaktayım.


 
İstanbul-İzmit arasındaki hayatınız çok yoğun, 2018 hedefleriniz nedir?
2016 yılı ile 2017 yılının ilkyarısı biraz ağır sağlık sorunları ile geçtiği için, İstanbul-İzmit arası trafiği biraz yavaşlatmış bulunmaktayım, İstanbul trafiğinin travmaya dönüşmesi bu kararları almama yardımcı oluyor. 2018 için beklentilerim özellikle biraz daha sakin hayatı ailemle birlikte paylaşabileceğim yerleri keşfetmekle meşgulüm ve tabi 2018 içinde dönemsel olarak ülke seyahatlerine devam etmeyi istiyorum, özellikle ilk etapta İskandinav ülkelerinden Norveç, Finlandiya, İsveç ve İzlanda gibi ülkeler ile Güney Amerika’nın Şili, Uruguay, Arjantin ve Patagonya’ya öncelikli gitmeyi hedefliyorum. Bu arada birkaç arkadaşımla birlikte İstanbul Days Guide isimli 2 ayda bir yayınlanan bir magazin dergisini çıkartıyoruz ve derginin editörlüğü ile dünya seyahatlerimi anlatan yazı dizilerini paylaşıyorum.
 
Vefa sizin için çok önemli, bu konuda neler söylemek istersiniz?
İnsani anlamda hayatım boyunca en değer verdiğim şey insan ilişkileri ve dostluklardır benim için, bu yaşıma kadar bankalarda çok param olmadığını çok rahat ifade edebilirim ama İNSAN BANKASI’nda ki DOSTLUK HESABI’m çok kabarık olduğunu da göğsümü gere gere söyleyebilirim. Hayatıma girerek renk ve değer katmış tüm insanlara sonsuz teşekkür etmek isterim sizin sayenizde. Geçmişten görüştüğüm İstanbul’da Bakırköy’de ilkokulu beraber okuyup, İzmit’te ailece görüştüğüm ilkokul arkadaşım var, yani yaklaşık 45 yıla yaklaşan bir dostluk diyebilirim...
 
Gençlere tavsiyeleriniz neler?
Bizler yaş grubu olarak çocukluğumuz ve gençliğimizin çok parlak geçtiğini söyleyemeyiz, özellikle 12 Eylül 1980 darbesinin bizim hayatımıza kattığı travmalar gerçekten çok fazladır. Ama bizler o dönemin çocuk ve gençleri olarak öncelikle ailelerimiz bizleri yetiştirirken öğrettikleri en önemli şey hakkaniyet duygusu ile küçük şeylerle mutlu olmak. Bir de bizlerin içinde eğitim anlamında okumak duygusu hiçbir zaman dinmedi. Ben kendi adıma şunu söylemek istiyorum, 32 yaşında isterseniz Mimar Sinan Üniversitesi’ne girebiliyormuşsunuz bu duygunun ve sonundaki başarının insan hayatına bir katma değeri olduğunu çok iyi biliyorum. Günümüz Türkiye’sinde gördüğüm manzara beni çocuklar ve gençler açısından çok üzüyor. Özellikle eğitim sistemimizin çok hırpalanmasını gençler açısından gerçekten üzücü buluyorum, ayrıca gençlere en önemli tavsiyem özellikle eğitim alanında kendilerini geliştirebilecekleri en iyi yere ulaşmaları için gayret etmeleridir, kendilerini ne kadar bilgili ve donanımlı yaparlarsa gelecekleri hem maddi hem manevi anlamda daha mutlu ve daha sağlıklı olacaktır. En önemli tavsiyem ise küçük şeylerle mutlu olmayı kesinlikle öğrenmek durumundalar. Bu konuda ebeveynlere de elbette çok önemli görevler düşmektedir.
 
Forma koleksiyonuz herkes tarafından biliniyor. Onları sergilemeyi düşünüyor musunuz?
Futbola ve Galatasaray’a düşkünlüğüm tüm çevrem tarafından gayet iyi bilinir, bu bağlamda 2010 yılından bu yana ara ara gittiğim ülkelerde ben o ülke takımlarının formalarını alıyordum ve bu arada yurtdışında yaşayan eşim dostum da bana hediye olarak forma getiriyorlardı. 2014 yılından sonra bu durumu biraz daha fikren geliştirerek dünyanın çeşitli ülkelerinin takımlarının formalarını toplamaya başladım, şu ana kadar 150 yakın forma ve birazda taraftar kaşkolum var, benim formalarımın genelde gerçek hikayeleriyle birlikte sergileme hedefim var, bu formaları hikayeleri ile instagram, twitter ve facebook’ta paylaştıkça, birçok dostum bana hediye forma getiriyor ve bunları sosyal medyada paylaşmamı istiyorlar bende onları kırmayarak sosyal medyada paylaşıyorum. Bu anlamda 1000’e yakın forma biriktirmek ve kafamda futbol ile örtüştürdüğüm bir proje gerçekleştirmek istiyorum ama en az 2 yıldan önce bunu yapmayı düşünmüyorum ama önümüzdeki yıl içinde futbol ile ilgili değişik sürpriz bir sergi ile karşınıza çıkabilirim...


Galatasaray taraftarı olarak bu yıl ligde sarı kırmızılılar neler yapar?
Galatasaray’ımız bu yıl lige bence boyunu çok aşan bir transfer bütçesiyle hızlı bir giriş yaptı, bununla birlikte futbol takımımız da çok hızlı bir giriş yaptı ve şu an lideriz, şahsen yapılan her transferin doğru olduğunu düşünmüyorum. Sneijder gibi bir dünya yıldızını bu takımdan göndermek çok doğru değildi, bu takımın en büyük sorunu yıllardır defans hattında olmasına rağmen yönetim en çok parayı orta saha ile forvete harcadı. Yıllar önce Galatasaray’a gelmesini çok istediğim GOMİS’in bu yönetim tarafından bu yılın en büyük transferi diyorum. Bu yılın sakatlık olmazsa ligin gol kralı bellidir BAFETİMBİ GOMİS. Ben Tudor’u çok benimsemiş değilim bir taraftar olarak ama şu an bu takımda geçen seneden yeni en az 8 oyuncu bu takıma gerçekten iyi uyum sağladılar. Galatasaray elbette şampiyonluğun en büyük adaylarından, ama Beşiktaş ile ilk 2 için yarışacağımızı düşünüyorum, Fenerbahçe ise ülkemizdeki bu spor basını ile Aziz Yıldırım başkan olduğu sürece hep sıkıntı çekeceğine inanıyorum.
 
Bir gününüz nasıl geçiyor?
İstanbul’da trafikte,  İzmit’te ise Symbol’de. Sabah genelde 8:30’da kalkıyorum, çünkü gün içi koşuşturma ile geçerken, gece daha sakinken rahat çalışıyorum. Bu yüzden ortalama 1 veya 2’de uyuyabiliyorum, takip ettiğim ulusal ve yerel medya gazeteleri genelde gece yarısı sayfalarını yeniledikleri için muhakkak onları okumadan uyumam. Son 2 yıldır sağlık sorunlarımdan dolayı çoğu zamanı evde geçirdiğim dönemlerde ise ortalama günde en az 3 film seyrettim, sinema benim çocukluğumun tutkusudur.
 
En son neler okudunuz ve sizi bilgi yarışmalarında görmeye devam edecek miyiz?
Her gün internet üzerinden okumalar gerçekleştirmekteyim, normal bir kitap okumayı bırakalı uzun yıllar oldu diyebilirim. Çünkü mesleğim ve eğitimim gereği yıllardır görsel okuma ile kendimi beslemekteyim, iyi bir genel kültür bilgisine sahip olduğumu düşünüyorum, özellikle Mimar Sinan Üniversitesi’ne girmeme sebep olan gerçekten genel kültür sınavından aldığım yüksek puan sebep olmuştu. Daha sonraki yıllarda bilgi yarışmalarına merak sarmıştım ve üniversite yıllarında Riziko’da yer aldım. Eyvah Düşüyorum ve Kendi Düşen Ağlamaz yarışmalarına katıldım ve 2 yarışmayı da kazanarak ödüller kazandım, özellikle bu ödüllerin bir kısmını fotoğraf seyahatlerine ayırmaktayım.
 
En son neler dinlediniz?
Müzik konusunda yıllardır sektörde de çalıştığım için her türlü müziği dinliyorum ama arabesk hariç. En son Symbol Hayal Kahvesi’nde genç jenerasyonun sevdiği FLÖRT grubunun konserine gittim. Arabada ise Tarkan, Volkan Konak, Bengü ve Flört dinliyorum.
 
En çok nereye gidiyorsunuz?
İstanbul’da iş için gittiğim zamanlar sabah kahvaltısı için gittiğim mekan Balat’ta Fida Cafe, gayet keyifli küçük bir mekan, akşam saatlerinde ise genelde yazın özellikle serinlik açısından AVM’leri tercih ediyorum. İzmit’te ise Symbol AVM’ye ve orada da Soulmate Cafe’ye gidiyorum.
 
 

Geri Dön